Haftalardır bölge kaynakları ve doğruluğu sabit basın organlarından takip ettiğimiz Afrin bölgesindeki hareketlilik artık taşların yerine oturması ile anlaşılır bir hal aldı.Türkiye siyasi manevralar ile bir noktaya getirdiği durumu neticelendirmek istemekte olduğunu belli etmektedir.Bir kaç gün önce ABD uçaklarının " YANLIŞLIKLA " afrinde PYD/YPG kontrolündeki bir noktayı vurması ve yaklaşık 30 kişinin ölmesi ( yerel kaynaklar bu sayının çok üzerinde olduğunu söylüyor) burada olası bir operasyonun habercisi durumunda.
Afrinde yaşanan olaylar son bir hafta içersinde gittikçe ilginç bir hal aldı.İşte bu gelişmeleri bölgesel gelişmeler ışığında değerlendirmek istedim...
Trump suriye politikası netleştikçe işin analitik kararlar almak yerine günü kurtarma cihetine gitmesi Ortadoğu satrancında artık ABD'nin sıkıntılı bir duruma gireceğini açık etti.Aslında alınan stratejik hamlelerin Rusya ve Türkiye tarafından hemen karşılık bulması dahası yeni hamle kabiliyetinin daralması sebebiyle suriye denklemini içinden çıkılmaz bir hale getireceği artık aşikar. ABD, Ortadoğu’da yılların stratejik ortağı Türkiyenin bütün çekincelerini elinin tersiyle hesapsızca iterek, Rakka’da ve genel olarak Suriye’de DEAŞ’a karşı yürütülen mücadelede PYD/YPG ile yoluna devam etmeye karar verdi. PYD/YPG’ye ağır silahlar ve mühimmat vermek suretiyle, sahada bir terörist örgüte karşı, başka bir terörist örgütle birlikte mücadele etmeyi uygun bulması şaşırtıcı bir karar olmasa gerek.
Türkiyenin askeri alanda neler yapabileceği sorusu can alıcı özelliğini koruyor. ABD'nin “Fırat’ın batısında bir PYD/YPG varlığı olmayacak” sözüne rağmen, Münbiç’te bu örgütü korumaya alması, bu bölgeye yapılacak bir operasyonu şimdilik imkansız kılmakta. Ancak kantonların zayıf halkası durumundaki, üstelik Türkiye (Amanoslar, Hatay ve Kahramanmaraş) açısından sürekli güvenlik riski barındıran Afrin kantonu, son günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerinin baskısı altında.
Son haberlere göre yaklaşık 20 bin kişilik bir Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) kuvveti, TSK ile birlikte bu harekât için nihai hazırlıklarını yapıyor. Şayet bu harekât gerçekleşirse Türkiye, Suriye sahasında kendisini yüzüstü bırakan ve daha da önemlisi ‘beka problemi’ olarak gördüğü bir projeyi destekleyen ve dayatan eski ortağına karşı Fırat Kalkanı ve Katar krizinde yaptığı gibi, üçüncü defa oyun bozucu bir hamle yapmış olacak. Zaten ABD başkanı Trump’ın Sayın Cumhurbaşkanımızla yaptığı uzun telefon görüşmesinin ardından, ABD başkanının PYD/YPG ile oldukça iyi ilişkilere sahip DEAŞ’la mücadele özel danışmanı Brett McGurk’ün acil fakat isteksiz şekilde Ankara’ya gelmesi de büyük ölçüde Afrin harekatıyla ilgili olmalı. ABD muhtemelen, terör örgütü DEAŞ’a karşı Rakka’ya odaklanan diğer terör örgütü PYD/YPG dikkatinin dağıtılmaması gerektiğini anlatmıştır.Zira PYD/YPG de uzun süredir, “Türkiye bizim yönetimimizdeki kantonlara harekât yaparsa Rakka’ya yürümeyiz” şeklinde şantaj yaparak ABD’nin Suriye politikasını adeta felç etmekte. Aslında son birkaç gündür olanlar bile tek başına, afrin harekatının tam da rakka harekatı ile eş zamanlı olarak yapılmasının Türkiyenin çıkarları açısından ne denli önemli ve isabetli olduğunu gösteriyor.
Afrin harekatının Türkiye için önemi
ABD Suriyenin güneyinde, bir yandan el-Tanf bölgesinden doğu ve batıya doğru nüfuzunu yayarken, kuzeyden de PYD/YPG vasıtasıyla güneye doğru inmekte. Rusya ise Suriyenin
batısında kendisine bir nüfuz bölgesi oluşturmuş durumda. İran’a gelince, rejim güçleriyle birlikte, Suriyenin doğusunda Irak sınırına ulaşacak bir hat açmaya çalışıyor ve böylelikle Tahran-Bağdat-Şam-Beyrut karayolu hattını garanti altına almayı amaçlıyor. Böylece ABD ile Rusya arasındaki, Fırat’ın doğusu ile batısı şeklindeki zımni ittifakı deliyor. Buna karşın ABD hem Suriye rejimi ve İran aleyhine hem de müttefikleri İsrail ve Ürdün’ü korumak maksadıyla Güney Suriye’de nüfuz alanını genişletmeye çalışıyor.
Rusya’nın nüfuz alanındaki Afrin’e yönelmek her açıdan Türkiyenin lehine görünüyor. Zira uzun zamandır hem ABD hem de Rusya ile flört eden PYD/YPG bundan sonra yoluna ABD ile devam edeceğinin netleşmesi, Rusyanın Afrin hususunda Türkiye’nin harekatına göz yumabileceğini ortaya koyuyor.Son bir kaç gündür Afrin’de konuşlanan Rus askerlerinin güneye çekildiği haberleri de bunu doğrular nitelikte.
Türkiyenin Tel Rıfat’ı toplarla dövmesi de ön hazırlık olarak PYD/YPG mevzilerini yıpratma amacını taşıyor olabilir. Afrin’in de içinde bulunduğu 200 kilometre karelik bir alanda Rusyanın tatbikat bahanesiyle ABD’den bölgedeki hedeflere yaklaşmamasını istemesi Türkiyenin harekâtı esnasında ABD uçaklarına karşı koruma sağlamak amacına yönelik olmalı.
Azez,Mari ve İdlib üzerinden harekat yapılacağı söyleniyor ve ilk planda Tel Rıfat ile Minniğ askeri havaalanının PYD/YPG’den kurtarılması önem taşıyor.Bu iki noktanın alınmasının yeterli olacak böylece kantonların güneyden birleşmesinin engellenebilecek. Tabii Halep’ten Münbiç’e uzanan M4 otoyolunun kontrolü de önemli.
Bu operasyon gerçekleşirse Kürt, Türkmen ve Araplardan oluşan yaklaşık 200 bin kişilik bir nüfusa sahip olan Afrin’in tamamına yönelik kapsamlı bir operasyon Türkiye’nin güvenliği açısından daha büyük önem taşıyor. Afrin’in hemen güneyindeki Şeyh Berakat tepesinde bir üs oluşturduğu yönündeki haberler, Türkiye’nin ÖSO ile birlikte Afrin merkezine de harekat yapabileceğinin bir göstergesidir.
Olası bir Afrin operasyonu kapıda iken olası sonuçlarını da konu etmeden geçmeyelim.Afrin operasyonu gerçekleşirse Afrin'den kaçacak PYD/YPG unsurları Mümbiç doğru yönecek askeri ikmal yolu kesilirse yani Tel rifat ve Minniğ hava alanını kullanamaz ise ırak sınırına bir yığılma beklenebilir.ABD bu işten hoşnut olmayacağı gibi bıyığa tüküremediği için sakalı kesmek zorunda kalacaktır.Bu harekat sadece ABD yi değil İranı da rahatsız edecektir.İranın rahatsızlığı bölge denkleminde artık bir karşılık bulması beklenmemelidir.ABD yönetiminden beklenen " Kürtlere operasyon yapılıyor" tepkisinden öteye geçmeyeceğini tahmin etmek zor değil.Suriyeden Irak topraklarına kaydırılan bir istikrarsızlık zaten beklenen Kuzey Irakta beklenen referandum ile zirveye çıkabilir.
Özetle Türkiye Afrin Operasyonu yaparken bir sonra ki hamleleri hesaplamak zorundadır.Afrin PYD/YPG unsurlarından temizlense bu sefer sonbahar da ırakda olası bir büyük çatışmanın tarafı olmak zorunda bırakılabilir.Rusyanın ve İranın gelecekte suriye politikalarını belirlerken artık bir ortak payda da buluşamayacağı görülüyor.Basit ifade ile
" Öküz öldü ortaklık bozuldu" .ABD Türkiyenin suriye üzerindeki hareket kabiliyetini Irak düzlemine taşımamak için elinden geleni yapacaktır.Buna Afrin Operasyonuna "Anlayışlı bir tavır" göstermekte dahil olabilir.